18 Aralık 2017 Pazartesi

Ek Gıdaya Geçiş

Kızımı ilk 6 ay sadece emzirdim. Anne sütünün %90 ı su olduğu için su vermeye ihtiyaç olmadığını düşündüğümden su dahi vermedim. Emmeye o kadar alışmıştı ki sürekli memede olmak istiyordu. Geceleri çok sık kalkıyordu. Büyüklerim, tecrübeli anneler ek gıdaya geçince gece uyanması azalır, acıktığı için uyanıyordur diyorlardı. O kadar uykusuz kalıyordum ki, ek gıdaya geçmeyi dört gözle bekledim.
Nihayet 6. Ayı tamamladık ve doktorumuzun yönlendirmesi ile ek gıda sürecine başladık. İlk ay ana öğünü yine anne sütüydü. Ek gıdaların yalnızca tadına baktırdık. Alerji durumu olabilir diye doktorumuz her besini tek çeşit olarak 3 er gün vererek ilerlememiz gerektiğini söyledi. İlk 3 gün yeşil kabak buharda haşlayıp verdik. Sonraki 3 gün havuç, sonraki 3 gün patates, taze fasulye, brokoli, .. derken alerjisi olmayan sebzeleri birleştirerek bir yemek yapmaya başladık. Hiç bir şeye alerjisi çıkmadı. Ve sanki bütün istediği buymuş gibi bayıla bayıla yiyordu her yemeğini :). Ek gıda konusunda gerçekten çok şanslıyım. Gündüz bir sebze çeşidi ile birlikte meyve veriyordum. İlk ay 2 öğün ile başlamıştık. Öğün derken tadımlıktı. Doktorumuz çok fazla ezilmiş yemeğe alışmaması için ilk verdiğimizde çatalla ezerek vermemizi istemişti. Çatal ile ezdiğimde yemeseydi biraz blenderdan geçirebilirdim. İlk yemeğinde küçük yeşil kabağın çeyreğini buharda haşlayıp, çatal ile ezdim. Kaşığı doldurmama müsaade etmeden kaşığa atlıyordu :). Hala daha kabaklı yemekleri seviyor.. 
Meyveleri ise ilk olarak filede vermeyi denedim, bu şekilde yemeyi sevmedi. Direk eline verince hoşuna gidiyordu. Ben de biraz yumuşatmak için elma ve armudu buharda haşlayıp, o şekilde verdim bir süre. Daha ilerleyen zamanlarda haşlamadan direk vermeye başladım. Ek gıdaya başladığımız zaman Haziran ayıydı. Meyve konusunda çok şanslıydık. Şeftali, karpuz, kavun gibi meyvelerin dönemine girmiştik. Meyvelerin yumuşak olmasından dolayı bölerek çatalla yedirdim. Ağzına verir vermez eziliyor yutuyordu.

7. Ayda kahvaltı öğünü eklendi. Yumurtanın sarısı ve lor (sütü keserek ben yapıyordum) ile kahvaltı öğününe başladık. Kahvaltıyı da sevmişti. Yumurta sarısını çeyreği ile başlayıp ayın sonunda bir tam sarı olarak vermeye başladım. Yumurtanın beyazı alerjen olduğu için kızım 1 yaşını tamamlayana kadar vermedik. 

7-8 aylık bebek için örnek bir kahvaltı:
Yumurtanın sarısı, 1 tatlı kaşığı lor, 1 tam ceviz içi (dövülmüş)
Tavada bir çay kaşığı tereyağı eridiğinde çırpılmış yumurta sarısı, lor ve cevizi tavada omlet gibi pişiriyorum.

Bu kahvaltı öğünü normalde az olmuş olabilir, benim kızım çok kilolu olduğu için ben ekmek vermiyordum. 6 aylıkken 13 kilo bir tospikti kendisi :). Kilo almama hedefimiz olduğundan öğünlerini hep abartısız tuttuk.

Örnek sebze/et yemeği
Mevsim sebzeleri (küçük küçük doğranmış), küçük boy soğan, 1 veya 2 diş sarımsak, bir tatlı kaşığı bulgur, ceviz büyüklüğünde kuzu kıyması, biraz karabiber, zeytinyağı
Kıyma koyuyorsam bir tatlı kaşığı tereyağı da ilave ediyorum. Hepsi üzerini örtecek kadar suyun içinde kaynadıktan sonra kısık ateşte pişiriyorum.. Pişme süresi tadına bakarak 😬
( Benim için lezzetli olması önemli olduğundan biz bu karışıma doktorumuzun onayı ile 3 gün kuralını uygulayarak 8 aydan sonra rendelenmiş domates de ekledik :) )

Karbonhidrat ihtiyacını yemeklerine biraz bulgur/erişte  katarak karşıladık. Tabii ki hiç ekmek vermedik değil. Ama görüp istediğinde sadece tadımlık hevesini alacak kadar verdik.

1 buçuk yaşına kadar hep ona özel yemek yaptık. Dışarıya çıkarken yemeğini yanıma alıyordum. 1 buçuk yaş sonrasında yanıma daha az yemek almaya başladım. Gittiğimiz yerlerde ona uygun yemek siparişleri verdik.

Beslenme yöntemi olarak ise BLW yöntemi ile karışık ben de yedirdim. Hem onun yemesine yemeye çalışmasına fırsat verdim, hem de ne kadar yediğinden emin olmak için bir yandan kendim yedirdim. Yemeğini önüne koyup, çorba ise küçük kaşık köfte ise küçük çatal verdim eline. Bir yandan nasıl yiyebileceğini gösterip bir yandan kendim başka bir kaşıkla yedirdim. Yemekle oynadı, elini soktu mıncırdı, döktü.. Yine de müsaade ettim. Böylelikle 1 yaşında kendi kendine yemeyi baya öğrendi. Şuanda 2 yaşında tamamen kendi yiyor diyemem, kendi kendine yemeyip oyuna çevirdiğinde mutlaka ben yediriyorum.

Biz ailecek yemek yemeye düşkünüz, çok seviyoruz. Sırf besleyici diye kızıma tadını beğenmediğim bir şey yedirmedim hiç. Önce ben tadına baktım tuzsuz da olsa hoşuma gitti ise ona da yedirdim. Gün içerisinde öğle ve akşam yemeği her zaman ayrı yapıldı. Pişirdiğimiz yemeği maximum 2 öğünlük yaptık. Bir gün öğlen yediğini 2 öğünlük yapıldı ise ertesi gün akşam yiyordu. Hiç bir zaman hazır meyve püresi, çorbası vs vermedim. Bazı uzmanlar, bu hazır sebze meyve pürelerini organik ürünler ile yapıldığından tavsiye ediyor. Zamanın sebze ve meyvelerini yedirdiğim zaman bir sıkıntı olmayacağını düşünüyorum. Yapması zor olmayan bir şeyin hazırını vermek bana çok doğru gelmiyor. Benim kızım yiyen bir çocuk olduğu için de bu düşüncemi uygulamakta pek zorlanmadım. Yemeyen bir bebek olsaydı, belki farklı olabilirdi..

Ek gıda sürecinde uyguladığım tarifleri (bebek ekmeği, bebek kurabiyesi, sebze çorbası, lor peynir yapımı..) detaylı şekilde yeni bir yazıda paylaşacağım.  

Bu arada yazımda hep yaptık, ettik olarak konuştum 🙈😬. Çünkü kızım 6 buçuk aylık iken işe başladım ve anneanne ve babaanne bu görevi üstlendi. Ellerine emeklerine sağlık diliyorum, haklarını asla ödeyemem. Buradan da teşekkürlerimi iletmiş olayım 😍.

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle,
Sevgilerimle.




25 Kasım 2017 Cumartesi

Anne olacağım..

Nasıl olur yapabilir miyim derken, evet nihayet karar verdim ve yapıyorum. Hikaye yazma becerim pek iyi sayılmaz, bu nedenle her yazım içimden geldiği gibi olacak. İlk yazımda anneliğe ilk adım hikayemi anlatmaya karar verdim. Hamilelik, lohusalık ve halen annelik dönemimde; işin içinden çıkamadığım zamanlarda, kimi zaman aile büyüklerimizden, kimi zaman benimle aynı durumda olan arkadaşlarımdan, kimi zaman internet annelerinin tecrübelerinden faydalandım ya da destek aldım. Çözümü olmasa da aynı durumları yaşayan anneler ile konuşmak gerçekten psikolojik olarak iyi geliyor. Bu nedenle çok araştıran bir anne olarak ben de deneyimlerimi paylaşmaya karar verdim. Aslında sadece deneyimleri paylaşmak olmayacak, kızım ve benim hatıralarımızı da saklamış olacağım için mutluyum.
Gelelim anne olduğum kısa hikayeme...

Her zaman hayalim en az 3 çocuklu kalabalık bir aile sahibi olmaktı. Kalabalık aileleri hep sevmişimdir. Bayramda seyranda iyi oluyor :). Bu zamanın yaşama şartlarında sanırım hayal olarak da kalacak. Eşimle üniversiteden 5 yıldır birlikteydik. 2011 yılında mezuniyet sonrası çalışmaya başladık, 2014 Ağustos ta ise evlendik. Evlilik sonrasında en az 2 yıl çocuk yapmayı düşünmeyelim, gezelim, tozalım planları yaptık. Üniversitede maddi imkansızlıklardan dolayı pek bir şey yapamamıştık. Tam para kazanıyoruz istediğimiz gibi gezeceğiz tozacağız, 2015 Mayıs'ta Prag'a Ekim de İngiltere gezi planları yaparken 2015 Şubat ayında hamile olduğumu öğrendim😳. İnanamadım, çünkü kendimizce önlemlerimizi almıştık. Çizginin teki de silik çıkınca internetten araştırmalarımda kimyasal gebelik vs. olabileceğini okudum. Kesin ya kesin değilim başka bir şey diye inkar ediyorum. Tabi dayanamadım hemen kan tahlili yaptırdım. Tahlil sonucumda adını ilk defa öğrendiğim beta-HCG değerim 4600 lerde çıkmıştı. Yaklaşık 5 haftalık hamileydim bu değerlere göre. Halen inkar ediyorum tabi doktora gittim hemen. Ultrason sonucunda kese de göründü, kesin hamileyim. Beklenmedik bir zaman olması nedeniyle o kadar çok çocuk sahibi olmak isteyen ben, anne olacağımı öğrendiğimde hayal ettiğim kadar sevinemedim. Benden nasıl anne olur ya daha evimin haline bak, her yer her yerde.. Gerçi halen daha öyle, dağınık seviyorum demek ki :)
Hamilelik süresince 5. aya kadar hamile olduğumu kabullenemedim. Bebeğimi hissetmeye başladıktan sonra, amniyosentez yaptırmak zorunda kalıp risklerini öğrendiğimde, bebeğimi kaybetme korkusu yaşadığımda artık fark ettim. Ben ANNE oluyorum.. Canımdan çok seveceğim, kıyamayacağım, bana muhtaç bir mucize dünyaya getiriyorum. Şükürler olsun, sağlıklı olsun da..
Hamileliğim amniyosentez dışında çok rahat geçti, toplamda 13 kg aldım. Hareketlerim hiç kısıtlanmadı. Artık doğurayım diye tüm evi süpürmüşlüğüm var :). Sakınan göze çöp batar misali ama hiçbir şeyi abartmadan hamileliğimi geçirdim.
37. Haftamda rahimde 2 cm açıklık olmuş ve bebek doğum kanalına girmiş, pozisyonunu almıştı. Doktorum her an doğurabilirsin demişti. Tüm şartların da uygun olmasıyla normal doğum istedim. Nst lerde pek sancı hissetmiyordum. Doğum yaptığım gün 39+6. günde kontrol sonucu doktorum hastanede kalsam iyi olacağını ve doğumun her an olabileceğini söyledi. Ama yine bir ağrı hissetmediğim ve hastanede sıkılacağımı düşündüğüm için eve gittik. Gece 2 gibi suyum geldi 2 buçukta hastanedeydik. 4-5 gibi sancılarım sıklaştı ve 20 Ekim 2015 05:52 de kızımız Ela dünyaya geldi. 3.710 gram 51 cm kara saçlı bir bebiş girdi hayatımıza. Bana bitmek bilmeyen çok uzun bir süre gibi gelse de, çevremde doğum yapan, 2 gün sancı çeken arkadaşlarımı görünce şükrettim. Her şey bir anda olup bitmişti. Kızımı kucağıma verdiler, şükrettim defalarca şükrettim. Hamileliğim boyunca karnımdaki kıpırdanmaları her hissettiğimde çok mucizevi gelirdi. Bu mucize artık kucağımda boncuk gözleriyle bana bakıyordu.

Kızım, Elam, bebeğim,

Hoş geldin. İyi ki geldin hayatımıza. Dünyalar kadar sevmek, kıyamamak, yanındayken özlemek.. Artık benim için kendimden her şeyden kıymetli sen varsın hayatta.. Seni çok ama çok seviyorum, hiç bırakmayacağım, hep seveceğim.. Canım kızım, bal küpü kızım, balyanaklım hayat seni iyi insanlarla karşılaştırsın, güzelliklerini göstersin, her zaman mutlu, sevgi dolu, umutlu olacak anlar yaşatsın. Bu günleri görmek de inşallah bana ve babana nasip olsun..

Aslında şuan 17 aylık bir minnoşun annesiyim. (Yazıya başladığımda öyleydim, yayınlamaya karar verdiğim şuan ise meleğim 25 aylık). Dilerim isteyen herkes bu duyguyu yaşar. İlk kez annelik bir afallama yaşatıyor insana, bir şaşkınlık, ne yapacağını bilememek.. Ama zamanla alışıyorsun ve her şey çok güzel oluyor ( uykusuzluk henüz düzelmedi bizde:( ). Kucağında ısısını, kokusunu hissetmek tüm bu süreçte yaşadığın zorlukları unutturuyor. Evet ben hazır değildim, ama şimdi tüm yaşanmışlıklara dayanarak söylüyorum;
Annelik hazır olunacak bir şey değil, tamamen içgüdüsel bir his. Ama öyle bir his ki her şeye değer..

Tüm annelere sevgilerimle..

https://www.instagram.com/aynizamandaanne/